Adil yargılanma hakkı insanlık tarihi boyunca ulusal ve uluslararası birçok hukuki ve siyasi belgede koruma altına alınan en temel insan haklarından biridir. Adil yargılama, yargılama makamları tarafından bir yükümlülük iken kişiler bakımından ise haktır. Adil yargılanma hakkı ve bu hakkın unsurları Türk hukuk sistemimizde Anayasamızda da düzenlenerek koruma altına alınmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde düzenlenen adil yargılanma hakkının temel unsurları yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız yargı yeri önünde yargılanma hakkı, makul sürede yargılanma hakkı, aleni ve hakkaniyete uygun yargılanma hakkı ile masumiyet karinesidir. Ayrıca ceza yargılamasında sanıklara tanınan asgari güvenceler de bu hakkın doğrudan bir diğer unsurudur. Bireylerin hukuk düzeni içerisinde doğuştan sahip oldukları ve sonradan kazandıkları hakların korunmasının en temel güvencesi, hukuk devleti ilkesinde yargılamaların adil bir şekilde yürütülmesidir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılan başvurular incelendiğinde başvurucuların en çok "Adil Yargılanma Hakkı"nın ihlal edildiğinden bahisle başvurduğu görülmekte olup Türkiye aleyhine verilen kararlarda da bu hakkın ihlal edildiği görülmektedir. Bireysel başvuru yolunun Anayasal bir düzenleme ile yürürlüğe girmesinin ardından ve ayrıca iç hukuk sisteminde yapılan ve yapılması planlanan iyileştirici, yargılamayı hızlandırıcı, eşitliği ve yargı bağımsızlığını amaçlayan düzenlemeler sayesinde Türkiye aleyhine verilen ihlal kararlarının azalması ve demokratik hukuk devletinin bir gereği olarak hukuk güvenliğinin bireylerce özümsenmesi beklenmektedir.