Dinin, hayatın tüm yönlerini kuşatan ve güncel sorunlarla baş ederek çözüm sunan yapısı ile evrenselliğini koruması da böylece mümkün olacaktır. Bu sebeple lâfzî anlamın yetersiz kaldığı durumlarda ulema, nassların sınırlı, olayların sınırsız olduğu düşüncesinden hareketle örf başta olmak üzere kıyas, istihsan, ıstıslah gibi yollarla alternatif anlam arayışına gitmiştir. Usûl-i fıkıhta bu metodlar lâfzî (lafza dayalı) ve manevî (manaya dayalı) yorumlama metodları olarak adlandırılır. Bunlardan lâfzî metodlar doğrudan Kur'an ve sünnet nasslarının lafızlarını, bunların delâlet biçimlerini esas alarak doğru hükme ulaşmayı sağlarken; manevî metodlar, kıyas, istihsan, mesâlih-i mürsele gibi nass olmayan delillerden hüküm çıkarmaya dayanır. İslam düşüncesi içerisinde bu alanda gerek izlediği yöntem ve katkılarla gerekse eserleriyle adından söz edilebilecek birçok isim söz konusudur.
Bu çalışma, bahsi geçen kural ve yöntemlerin Gazalî ve İbn Rüşd'ün anlayışları ile değerlendirilmesini konu almaktadır. Bu çalışmada her iki âlimin dil ve mantık kurallarıyla formüle ettikleri yöntemlere ve aralarındaki yöntem farklılıklarına yer verilmiş.
(Tanıtım Bülteninden)