Bu çalışmada sosyal hakların refah devletinin krizi ekseninde ele alınmasının temel nedeni, bir yandan devletin bu alandaki yükümlülükleri tartışma konusu edilirken, diğer yandan uluslararası hukukun devletlere son derece önemli yükümlülükler yüklediğine dikkat çekmektir. Bunun ötesinde, yaygın kanının aksine, sosyal haklara ilişkin normlar gittikçe daha somut bir içerik kazanmakta uygulanabilirlikleri de aynı ölçüde artmaktadır.
Ancak refah devletinin krizine ilişkin analizlere bakıldığında, bu devlet tipinin Fordist-Taylorist üretim rejimiyle ilişkisi dolayısıyla geri döndürülemez biçimde dönüştüğüne ilişkin ciddi ve büyük ölçüde haklı itirazlarla karşılaşılmaktadır. Bu durumda sosyal devletten tamamen vaz mı geçmek gerekir? Dahası, Keynesyen refah devletinden Schumpeterci çalışma devletine geçişle birlikte, sosyal haklara ilişkin mevcut uluslararası normatif çerçeve, temel haklarımızı korumaya elverişli midir? Çalışma, bu soruların izinden gitmektedir.