Modern dünyada köleliğin tarihin geçmişteki sayfaları arasında kaybolup gitmiş bir kavram olduğu düşünülür. Temel hak ve özgürlüklerin bu kadar geliştiği, insan haklarının evrensel hukuk normlarıyla güvence altına alındığı dünyamızda artık insanın bedensel ve psikolojik olarak sömürüye maruz kalabileceğine pek de ihtimal verilmez. Ancak tarihsel süreç içerisinde yaşanan medeni ve beşeri gelişmelere, ulaşılan teknolojik imkânlara rağmen insanın bir sömürü aracı olarak kullanılmasına modern çağ hâlâ tanıklık etmektedir.
İnsan ticareti olarak ifade edilen bu modern kölelik formu aslında tam da yukarıda değinilen alanlardaki gelişmelerin sonucu olarak küresel düzeyde kendini göstermektedir. İnsanın çeşitli yollarla bedensel olarak sömürülmesinin ortaya çıkardığı baş döndürücü maddi kazanç sınır aşan suç örgütlerini insan ticaretinin küresel aktörleri hâline getirmektedir. Aslında ulaşım ve iletişim teknolojilerindeki yaşanan gelişmeler, dünyada sürekli entegre hale gelen ticaret yolları, ekonomik nedenlerle yumuşatılan vize politikaları ve serbest dolaşım imkanları bu suç örgütlerinin işini kolaylaştırmaktadır. Zira entegre olan bu ağları kullanarak insanın sömürü amacıyla taşınmasını sağlamak onlar için kolaylaştırıcı bir rol oynamaktadır.
İnsan ticareti kozmopolit bir suçtur. Tıpkı uyuşturucu ya da silah kaçakçılığı gibi küresel düzeyde entegre olmuş sistemleri, aşamaları ve aktörleri olan karmaşık süreçleri içerir. Bu nedenledir ki insan ticareti ile mücadele etmek hiçbir ülkenin diğerlerinden soyut ulusal bir meselesi olmadığı gibi ancak tüm ülke ve uluslararası kuruluşların ortak ve bütüncül yaklaşımı ile karşılık verilebilecek küresel düzeyde bir tehdittir.