6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunumda yer alan, yıllık kârın yüzde beşinin, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine ulaşıncaya kadar genel kanuni yedek akçe olarak ayrılacağı yolundaki hükmünde geçen yüzde beşlik oranın hesaplanmasında temel alınacak ölçütler, kârdan pay alacaklar ile ortaklık arasında haksızlığa yol açmayacak biçimde belirlenmelidir. Bu ölçütleri, olan ve olması gereken hukuk yönünden ortaya koymaya çalışacağız. Burada anasözleşme ile kanuni oranları artırılmış yedek akçenin kanuni yedek akçe olup olmadığı konusu üzerinde duracağız. Bununla birlikte anasözleşmenin kârın kullanımı hakkında bir yedek akçe ayrımını tümüyle dışta bırakıp bırakamayacağı sorusuna yanıt arayacağız.
Türk Ticaret Kanunu'ndaki düzenlemeler çerçevesinde, yanıtlanması gereken bir soru da, genel kanuni yedek akçenin sermayenin ya da çıkarılmış sermayenin yarısını aşan bölümünün serbestçe kullanılabilecek yedek akçe olarak kabul edilerek, bu bölümden de kâr payı dağıtılmasının olanaklı olup olmadığıdır. Burada, geçen yıllara ilişkin zararın bulunması durumunda da, her yıl kârdan söz konusu ayrımın mutlaka yapılmasının gerekip gerekmediğini araştıracağız.