Her bir hukuk dalı, diğerlerine nazaran daha fazla değer atfettiği, çeşitli koruma ve ayrıcalıklarla donattığı menfaatler ve bunlara sahip menfaat grupları barındırır. Hatta hukuk dalları genellikle korumayı amaçladığı menfaatler çerçevesinde şekillenir. Bu durum hukukun genel ilkelerinin her bir hukuk dalında yeniden ele alınması, kendi sistemlerine özgü kurallar yahut yorum yöntemleriyle değişikliğe uğratılması ya da toptan göz ardı edilmesi sonucunu doğurur.
Bir hukuki ilişkinin birden fazla hukuk dalının kapsamında yer alması halinde, kurulmaya çalışılan denklem daha önceki bir safhaya çekilir. Zira dönüşerek ayrı hukuk dallarına ait hale gelen ilkelerin aynı olaya uygulanma kabiliyetine sahip olması, menfaatlerin dengelenmesinden önce çatışan ilkeler arasında bir dengenin sağlanmasını gerektirir. Gri bölge olarak adlandırılabilecek bu kesişim alanlarında, hukuk dallarının birbirlerini etkilediği, değişime uğrattığı ve hatta birbirlerinin izlediği amaçlara yönelik düzenlemelere kendi bünyelerinde yer verdiği görülür. "Kapitali" korumayı amaçlayan iflâs hukuku ile kapital karşısında emeği önceleyen iş hukukunun kesişimi de böyle bir etki yaratır.
(Tanıtım Bülteninden)