Gönüllü Vazgeçme konusu ceza hukukunun en karmaşık konularından birisidir. Bunun en başta gelen sebebi Gönüllü Vazgeçmenin cezalandırılabilir alanın sınırlarının belirlenmesi açısından gösterdiği önemdir. Bu sebepten dolayı gönüllü vazgeçmeye ilişkin düzenlemeler başta Alman Kanunu olmak üzere Kıta Avrupa’sı Hukuk Sisteminde yer alan bütün modern kanunlarda düzenlenmiştir. Öte yandan, Gönüllü Vazgeçmeyle ilgili kurallar aynı zamanda suç genel teorisinin temel kavramları olan hareket, kusur, teşebbüs gibi kavramlarla, özellikle bu kavramların objektif etkileri ve anlamları dikkate alındığında, sorunsuz şerh edilmesi zor olan kurallardır. Dolayısıyla, Gönüllü Vazgeçme büyük bir emeğin sonucu olarak sistemleştirilmiş bu gibi kavramlardan, kusur prensibi ve hukuki konu gibi temel prensiplerden pratik gerekçelerle geri adımı zorunlu kılan düzenlemeler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu sebeple Gönüllü Vazgeçmenin söz konusu olduğu her noktada ceza siyaseti devreye girerek suç genel teorisi verilerini yumuşatmaktadır. Bu sakıncayı ortadan giderebilmek için özellikle Alman Hukuk çevrelerinde Gönüllü Vazgeçmeyi kusurluluk prensibi açısından ele alan ve kurumun esasını kusur prensibi içerisinde açıklamaya çalışan çalışmaların çoğaldığı gözlemlenmektedir.