Günümüzde çalışma koşullarının rekabetin giderek arttığı bir süreci temsil etmesi, rekabetle mücadele edebilmek bakımından işletmeleri yeni girişimlerde bulunmaya sevk etmiştir. Etkili tedarik koşullarının oluşturulması ve sürekliliğin sağlanmasının işletmelerin rekabetçi yapılarını güçlendirdiği bilenen bir gerçektir. Optimum kalite ve maliyet düzeylerinden ödün verilmeyen bir üretim işleminin gerçekleştirilebilmesi ve etkili bir müşteri servisinin desteğinde pazar payının geliştirilebilmesi işletmelerin rekabetçi yapılarının gücünü sergileyen en belirgin göstergelerdendir.
İşletmelerin ticari hayatlarındaki başarıları büyük ölçüde kendilerine ait olmakla birlikte, işbirliği içinde bulundukları işletmelerin bu başarıdaki payı da yadsınamamaktadır. Özellikle tedarik kaynaklarıyla veya tedarikçi işletmeler ile gerçekleştirilen ortak çalışmaların bu çerçevede düşünülmesi abartı sayılmamalıdır. Bu bakımından, yeterli özelliklere sahip olmayan tedarikçilerle çalışılması veya çalışılmak zorunda kalınması günümüz işletmeciliğinin en önemli sorunlarındandır. Bu gibi sorunların olumsuz etkilerinin azaltılabilmesi ve mümkün olduğu takdirde giderilebilmesi açısından yeni bir yaklaşım olan "Sahipliğin Toplam Maliyeti" yaklaşımının olası çözüm yollarından birisi olduğu önerilebilir. Söz konusu yaklaşımın yanı sıra kalite maliyetlerinin de gündeme getirilmesinin; tedarikçi seçimi üzerindeki etkisinin incelenmesi, çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır.