Cumhurbaşkanı olağanüstü hale karar veren egemen konumundadır. Partili olabilen ve bu konumuyla siyasi iktidarı teşkil eden Cumhurbaşkanı aynı zamanda halk tarafından doğrudan seçilmektedir. Cumhurbaşkanı Anayasanın 104. maddesine göre Devletin başıdır ve aynı zamanda yürütme yetkisinin yegâne sahibidir. Şu hâlde Cumhurbaşkanı siyasi iktidarın başında ve yegâne hükümrandır. Nihayetinde 1982 Anayasasının normatif devreler analizinden çıkan sonuç ve Schmitt'in ikna edici fakat benimsemediğimiz yaklaşımıyla "Olağanüstü hale kim karar verirse egemendir." ifadesi bir örtüşüm içerisindedir.
O halde bir yandan siyasi iktidarı diğer yandan devlet iktidarını sıfatında birleştiren Cumhurbaşkanı aynı zamanda olağanüstü hale karar veren egemen konumundadır. Temelinde iktidar gücü ve bu gücün hareket kabiliyeti bulunan olağanüstü hal karşısında temel hak ve özgürlüklerin korunması ve bu hak ve özgürlükler ihlal edildiğinde yargısal denetime tabi tutulması nasıl şekillenecektir? İşte bu çalışmada peşine düşülen temel sorun alanı budur. Bu doğrultuda öncelikle iktidar sorunu ve daha sonra iktidar sorunuyla bağlantılı olağanüstü hal sorunu incelenmiş. Ardından olağanüstü hal döneminde hakların korunması, bu bağlamda olağanüstü hal Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin rolü ve son olarak bunların yargısal denetimi kaleme alınmış. Sonuç olarak olağanüstü halin bir kül olarak değerlendirilmesi ve gözetilmesi gereklidir.
(Önsözden)