Sobaya iki parça odun attı öğretmen. Kırılmış pencereden içeri giren soğuk, öğrencileri üşütüyordu. Bir kağıt parçasını bantladılar pencereye. Karla kaplanan yollar açılsın; ilk fırsatta, merkezden yeni bir cam satın alınırdı. Sınıfın içi karanlıktı. Öğrencilerden biri ışıkları açmak için izin istedi öğretmenden: Elektrikler yoktu. Tahtadaki yazılar görünmüyordu. Öğretmen, sobanın etrafına topladı üşüyen öğrencileri. Olaylara bakış açıları farklı olan öğrencilerin yaptığı soba sohbeti yine çok güldürdü O’nu.
Hepsine baktı öğretmen; yürek dolusu sevgiyle. Karşısındaki öğrencilerin hayatına katacağı her güzel şey, herkes için kazanım demekti. Zordu; bir dağ köyünde öğretmen olmak, imkansızlıklar, hayata yetişmeye çalışırken yorulmak ama dinlenememek, anlaşılamamalar, çatışmalar, yollar, onlar, bunlar, şunlar… Yine de pes etmek yoktu: Emanetlerini geleceğe aktarmalı, bunu yaparken de tüm dünyayı omuzlarında taşımalıydı.