II. Meşrutiyet döneminin önde gelen fikir adamlarından biri olan Şehbenderzade Ahmed Hilmi siyasetin yanı sıra kelâm, felsefe, tasavvuf ve tarihle de meşgul olmuş, ayrıca şiir, roman ve tiyatro eserleri kaleme almıştır. Yazılarında sürekli biçimde Batı taklitçiliğine karşı çıkmış, özellikle Tanzimat'la başlayan modernleşme hareketinin geleneksel Osmanh-îslâm kültür ve kurumlarıyla nasıl uyuşması gerektiği üzerinde durmuştur. XIX. yüzyılın hâkim felsefesi olan materyalizmi reddetmiş, İslâm felsefesiyle Batı felsefesi arasında uzlaşma yolları aramıştır. Tasavvufa ve bilhassa Vahdet-i Vücûd anlayışına ayrı bir önem vermiş ve bu düşünceleri A'mâk-ı Hayâl adlı bu eserde vücut bulmuştur.
A'mâk-ı Hayâl, bu dönemde Osmanlı toplumunda görülmeye başlayan materyalist dünya görüşüne karşı, İslam düşüncesini Tasavvufi ve felsefi bir dille savunan bir eserdir. Kitap, yazarın muhayyile zenginliği yanmda tasavvuf ve felsefedeki vukufunu ve bunu ifade etmedeki kabiliyetini de ortaya koymakta, birtakım teşhisler ve ruhî hallerle tasavvufun, enbiyanın, evliyanın sırları ve çeşitli halleri gerçeküstü hikâyeler içinde anlatılmaktadır. A'mâk-ı Hayâl 1. Kitap "Râci'nin Hâtıraları" ve 2. Kitap "Manisa Tımarhanesi" adlı iki ana başlık altında bölümler halinde yazılmıştır.
Bu eseri, eski harflerle yazılmış ilk baskısından Mehmet Sait Karaçorlu hocamız günümüz harfleri ile yayınlamış, daha sonra günümüz okuruna hitaben sadeleştirme çalışmasına başlamıştır. Mehmet Sait Karaçorlu hocamız sadeleştirme çalışmasında farklı bir yöntem kullanmıştır.