Davaların birleştirilmesi ve ayrılması, sadece medeni yargılama hukuku alanında değil, diğer yargılama hukuku alanlarında da güncelliğini koruyan bir müessesedir. Ayrıca bu müesseseler, adil yargılanma hakkı, hukuki dinlenilme hakkı, tabiî hâkim ilkesi ve hukuki güvenlik ilkesi gibi bazı temel hak ve özgürlüklerle yakından ilgilidir. Bu hususun yanı sıra, hem İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nde hem 1982 Anayasa’sında hem de Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda dayanakları bulunan usul ekonomisi ilkesi ile de sıkı bir ilişki içerisindedir. Bu çerçevede davaların birleştirilmesi ve ayrılması müesseselerinin öncelikle bu ilkeler ile ilişkisi ortaya konulmuştur. Daha sonra ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargılama usulü de dâhil olmak üzere, diğer yargılama hukuklarında yer alan düzenlemelere, bu alanlardaki sorun ve uygulamalara işaret edilmiştir. Ayrıca, çalışma bütünlüğünü sağlamak üzere hakem yargılamasında davaların birleştirilmesi ve ayrılması meselesi üzerinde de durulmuştur.
Konunun incelenmesi bağlamında Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri dikkate alınmakla birlikte, daha önceki dönemdeki kanun ve tasarılarda yer alan hükümler ile, bu dönemdeki teorik yaklaşım ve uygulamalara da işaret edilmiştir. Ayrıca, mukayese yapabilme adına bazı yabancı ülke hukuklarındaki düzenleme ve uygulamalara da yer verilmiştir. Bu çerçevede konunun tüketici bir biçimde incelenmesi amaçlanmıştır. Diğer taraftan, ilgili konular Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları da dâhil olmak üzere, yüksek yargı organlarının ve gerektiğinde alt derece mahkemelerinin karar ve uygulamaları ile desteklenerek, uygulamada ortaya çıkan sorunlara işaret edilmiş ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri ortaya konulmaya çalışılmıştır.