Bu çalışmayla, hem dünyada, hem de Türkiye'de yıllardır en iyi cerrahların bile tedavi etmeyi başaramadıkları kanayan bir yarayı, malpraktis davalarını incelemek hedeflenmiş.
Türkiye'de giderek artan sayıdaki malpraktis davaları yıllarca sürmekte, mağdurlar daha da mağdur olarak genellikle tatmin edici sonuçlara ulaşamamakta, hekimler ise sürekli dava tehdidi altında çalışmakta, açılan davalar çelişkili bilirkişi raporları ile uzayıp gitmekte, çoğu kez kamu vicdanını tatmin etmeyen, hatta bazen adalet ve hakkaniyetten uzak bir biçimde sonuçlanabilmekte. Malpraktis iddialarının farklı hukuk sistemlerinde nasıl değerlendirildiği incelenerek, bu konuda geliştirilecek çözüm yollarına karınca kararınca bir ışık tutmak amaçlanmış.
(Önsözden)