İdare, ihtiyaç duyduğu özel mülkiyete ait taşınmazları yasal bir işlem olan kamulaştırma yoluyla elde etmektedir. Ancak çoğu zaman bu yolu tercih etmek yerine kamulaştırmasız el koyma yöntemine başvurmakta ve bireyin mülkiyet hakkını uzun süre hukuka aykırı olarak kısıtlamaktadır.
Kitabın ilk bölümünde; öncelikle mülkiyet hakkı üzerinde durulmuş, daha sonra mülkiyet hakkının kapsamı incelenmiş ve son olarak mülkiyet hakkının sınırlandırılması konusuna yer verilmiştir. Devamında kamulaştırma genel olarak ele alınıp unsurları, ülkemizdeki tarihsel gelişimi ve hukuki niteliği ile birlikte incelenmiş, kamulaştırmaya egemen olan ilkelere ve kamulaştırma ile mülkiyet hakkı arasındaki ilişkiye yer verilmiştir.
İkinci bölümde; kamulaştırmasız el koymaya yer verilerek; genel olarak değerlendirildikten sonra, yasal düzenlemelere ilişkin tarihsel süreç Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları çerçevesinde irdelenmiştir. Yine bu bölümde kamulaştırmasız el koymanın unsurları, kamulaştırmasız el koyma davalarında görevli mahkeme ve dava çeşitleri incelenmiş, ayrıca görev konusunda Yargıtay, Danıştay, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun yaklaşımlarına ayrıntılı olarak yer verilmiştir. Son olarak ise yargılama usulü ve kamulaştırmasız el koymanın sona ermesi hususları ele alınmıştır.
Üçüncü ve son bölümde ise hukukumuza sonradan girmiş olan hukuki el koymanın tanımı yapılarak, Yüksek Mahkeme kararları doğrultusunda yapılan son değişikliklerle birlikte geçirdiği tarihsel süreç incelenmiştir. Bu bölümde ayrıca hukuki el atmanın unsurlarına ve yargılama usulüne de yer verilmiştir.