Avrupa Birliği'ne uyum süreci kapsamında çıkarılan 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ile Türkiye'de yasal dayanağa kavuşan bilgi edinme hakkının toplum tarafından arzulanan yeterli ölçüde bilinemediği bir gerçektir.
Bu eserin yöneldiği ana amacın bilgi edinme hakkının sınırlandırılmasına ilişkin sınırların var olduğunun kabul edilmesi gerekliliğinin, özellikle devlet sırrı ve özel hayata ilişkin bilgi ve belgeler bağlamında ortaya konulmasıdır. Ayrıca eserde bilgi edinme hakkı konusunda kamu yönetimine düşen görevlerin belirlenmesi de amaçlanmış. Bu noktada dünyada gelinen noktada bilişim teknolojileri artık iletişim ve haberleşmeyi ve dolayısıyla bilgi edinebilmeyi oldukça kolaylaştırmaktadır. Yönetimde açıklığı esas alan kamu yönetimi anlayışında, daha bilgi edinmeye ilişkin talep gelmeden gerekli bilginin verilmiş olması gerekir. Bu mantıkla bilişim teknolojilerinin faydalarından yararlanılarak, kamu kurum ve kuruluşlarının işlem ve faaliyetleri hakkında güncel bir biçimde topluma bilgi sunması en tutarlı yoldur. Bu sayede yönetimde açıklığın sağlanmasının yanında, bilgi edinme hakkı kapsamında yapılan başvurularla idarelerin muhatap olmayacak ve buna bağlı olarak da iş yükü azalacaktır. Bu nedenle eserde, bu konuda önemli adımlar atılması gerektiğine dikkat çekilmeye gayret gösterilmiş.
(Önsözden)