KDV'nin oran yapısı, bir ülkenin veya bölgenin yürürlükteki vergi yasalarına ve düzenlemelerine dayalı olarak çeşitli mal ve hizmetler için uygulanan Katma Değer Vergisi oranlarını ifade etmektedir. Bu oranlar, hukuki çerçeve içinde belirlenmekte ve değiştirilmektedir. Ödenecek vergi miktarı, oranın matraha uygulanması neticesinde tespit edildiğinden, oran yapısı temel bir hak olan mülkiyet hakkına müdahalenin ne ölçüde olacağını da doğrudan etkilemektedir. Vergi oranları diğer yandan vergiyi ödeyenlerin mamelekindeki azalışla sıkı bir ilişki içerisinde olduğundan, KDV'nin oranı, ekonomik hareketleri doğrudan etkilemektedir. Bu çalışmada Türk ve Alman hukukundaki uygulamalar göz önünde bulundurularak, KDV oran yapısının hangi etkenlere bağlı olarak şekillendiği etraflıca ele alınmıştır. Bugüne kadar sanayileşmiş bir ülke tarafından, harcama vergileri kapsamında, bir dereceye kadar özel muamelelerin tanınmadığı bir uygulamaya rastlanmamıştır (bağışıklık tanınarak "sıfır oran" uygulanması veya belirli mal ve hizmetler için indirimli vergi oranlarının belirlenmesi şeklinde).
Çalışmada farklı oran sınıflandırmalarının hangi ölçütlere göre belirlendiği, ideal bir KDV sisteminde oranların nasıl olması gerektiği, uygulamada oran farklılıklarından dolayı ne gibi hukuki sorunlarla karşılaşıldığı sorularına yanıt aranmaktadır. Son bölümde ise oran yapılarına ve bu kurumun uygulamalarına ilişkin değerlendirmeler ve tespitler irdelenerek oran yapısı bakımından olması gereken hukuka (de lege ferenda) ilişkin öneriler yer almaktadır.