Temelleri klasik cumhuriyetçi düşünceye dayanan ve antik çağ uygarlıklarında dahi örnekleri olduğu bilinen görevde rotasyon ilkesi, secimle veya atamayla gelinen makamlara ilişkin demokratik bir gerekliliği ifade etmektedir. Bu gereklilik, meşruiyetini doğrudan halktan alan ve önemli yetkilerle donatılmış bulunan kamusal makamlar bakımından çok daha belirgindir. Fevkalade yetkileri haiz bir başkanın halk tarafından seçildiği başkanlık sistemlerinde başkanın görev süresi ve yeniden seçilme imkanı ile buna yönelik sınırlamalar, bu itibarla, anayasa mühendisliğinin temel ilgi alanlarından birini oluşturmaktadır. Çalışmada başkanlık sistemlerinde anayasal görev suresi düzenlemelerine ilişkin teorik hususlar yanında, başkanlık sisteminin uygulandığı devletlerde görev suresi kurallarının anayasalarda ne şekilde düzenlendiği karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Bunun yanı sıra, başkanın görev suresine ilişkin anayasa kurallarının uygulamada gösterdiği özellikler, görev suresi manipulasyonları ve bu amaçla kullanılan hukuk-içi stratejiler çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Yapılan inceleme neticesinde anayasa hükümleri ile uygulamanın birbirine uygun düşmediği; otoriter eğilimleri olan güçlü liderlerin görev suresi sınırlamalarının üstesinden gelmek üzere çeşitli stratejiler geliştirdiği tespit edilmiştir. Anayasal demokrasiye yönelik tehditler karsısında etkili olması beklenen mekanizmaların ise çoğu durumda kendilerinden beklenen fonksiyonu yerine getiremedikleri saptanmıştır. Cumhurbaşkanı'nın görev süresine ilişkin düzenlemelerin Türkiye'deki tarihsel değişimi ile anayasa değişikliklerinin görevdeki Cumhurbaşkanlarına etkisine ilişkin uygulamada ortaya çıkan anayasal sorunlar -Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden adaylığı- da çalışma kapsamında incelenmiştir.