İradeci olan bu hegemonik söylemin karşısında hukukun kaynağını iradeye önsel olan zorunluluklarda arayan yaklaşımlar vardır. Bu kavramsal çerçeve kaçınılmaz bir şekilde çalışmada öncelikle iradeci ve zorunlulukçu hukuk yaklaşımlarının açıklanması ihtiyacını da beraberinde getirmiştir. Bu nedenle çalışmanın ilk iki bölümünde iradeci ve zorunlulukçu yaklaşımlar analiz edilmiştir. Birinci bölümde, hukukun kaynağına aşkın ya da dünyevi bir iradeyi yerleştiren teori ve yaklaşımlar açıklanmaya çalışılmış ve bu kapsamda klasik ve modern tabii hukukçu yaklaşımların yanı sıra modern iradeci pozitivist hukuk yaklaşımları da incelenmiştir. İkinci bölümde ise iradeci olmayan ve hukukun, insanı ve toplumu kuşatan zorunluluklar tarafından belirlendiğini savunan yaklaşımlar ele alınmıştır. Bu bölümde Spinoza'nın zorunlulukçu felsefesi merkeze alınmış ve bu felsefeyle olan bağları düşünülerek Kelsen'in ve genel olarak Marksizm'in hukuk yaklaşımları incelenmiştir. Son olarak üçüncü bölümde, siyasal antropoloji çalışmalarının ışığı altında, zorunluluklar tarafından belirlenen güç ilişkilerinin hukuka önsel olduğu tezi irdelenmiş ve iradeci yaklaşımların temelde idealist ve sosyallik dışı olduğu açıklanmaya çalışılarak hukukun kaynağını zorunluluklarda arayan yaklaşımlara küçük de olsa bir katkı sunmak amaçlanmıştır.