Silahlı çatışmaların etkisini ve şiddetini azaltmayı amaçlayan insancıl hukukun temel kaynaklarından biri olan Cenevre Sözleşmeleri ve Ek Protokolleri'nin temel mantığına göre bireyler ya savaşçıdır ya da sivildir. Böyle olmakla beraber günümüz dünyasında yaşanan çatışmalarda bu ayrımı yapmak her zaman kolay değildir. Özellikle fiziksel, zihinsel ve duygusal yeterliliğe tam olarak ulaşmamış olan çocukların silahlı çatışmalarda doğrudan düşmanca eylemlere katılmış olması fail/mağdur çizgisini epeyce bulanıklaştırmaktadır. Öte yandan çocukların karar verme yetisini ne zaman kazandıkları, silahlı çatışmalara gönüllü olarak katılıp katılamayacakları, kültürel farklılıkların önemli olup olmadığı gibi cevap vermesi zor olan sorular meseleyi daha da karmaşık hâle getirmektedir. Birtakım uluslararası hukuk metinlerinde çocukların silah altına alınmaması ve düşmanlıklarda kullanılmaması yönünde hükümler olsa da açık ve kesin çözüme ihtiyaç duyulan hususlar hâlâ bulunmaktadır. Bunlardan biri de çocuk askerlerin savaşçı mı yoksa sivil mi olduğu meselesidir.
Bu çalışmada, çocuk askerlerin hukuki statülerinin insancıl hukukun temel mantığı çerçevesinde nasıl ele alınacağı incelenmiş. Umut edilir ki bu çalışmada yer verilen tartışmaların hiçbir anlamının kalmadığı ve silahlı çatışmaların olmadığı bir dünyada yaşamak sadece hayal değildir.
(Tanıtım Bülteninden)