Bu çalışma, okuyucuların Michael Freeman'la işbirliği yapma ve ilişki kurma yönteminin kolay ve ulaşılabilir, tipik bir örneğidir ve uluslararası insan hakları literatürüne önemli bir katkı yapacaktır. Okuyucular, bu çalışmayı bitirdiklerinde; insan haklarının artık yalnızca hukukçuların egemenliğinde olan bir alan olmadığını, bu konunun giderek artan bir şekilde, dünya genelinde düşünen insanların ortaya koydukları eylemler ve bilimsel çalışmalar için temel gündem halini aldığını göreceklerdir.
İnsan hakları, bir nesne değil, bir anlayış, bir düşünme biçimi ve belli konularda hak talepleridir. Bu talepler, ahlak kurallarından türemiş olup, hukuk terimlerinde veya Birleşmiş Milletler Kaynaklarında ifade edilmiştir. Freeman'ın bu önemli kitabı, birbirinden farklı taleplerin ne şekilde ortaya çıktığı ve bu taleplerin sosyal bilimler ile siyaset teorisi tarafından nasıl yeniden kavramsallaştırıldığı konularında esaslı bir kavrama imkanı sağlar. Bugünkü hakim söylem ve yeni akademik ilgi furyası; insan haklarını, salt "zamanı gelmiş bir kavram" olarak farzeder. Oysa Freeman, okuyucusunun "Ama bu zamanı gelen şey tam olarak nedir?" sorusuna daha kayda değer, daha güvenilir ve daha açık bir cevap verir.