4857 sayılı yeni İş Kanunu'nu, ilgili başlıca kanun ve yönetmelikler ile bir arada ve yürürlükteki metinleriyle sunmayı amaçlayan; madde gerekçeleri, açıklamalar ve içtihatlarla zenginleştirilmiş kitabımızın ilk baskısı Mart 2006'da yayımlandı. Her yıl yeni bir baskı yaparak altıncı baskıya ulaştık. Bu baskının da öğrencilerimiz ve uygulamacılar için yararlı olacağına inanıyoruz. Bu baskıda da odak noktamız, yarının uygulayıcıları olan öğrencilerimizdir. Bu sebeple, emsal yargı kararları yanında, öğretici olduğunu düşündüğümüz kararlara da yer verdik
İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku öğrenimi, ülkemizde son yıllarda büyük önem kazanmıştır. Sosyal bilimler alanında eğitim ve öğretim veren fakülte ve yüksek okulların hemen her bölümünün, ayrıca teknik bilimler alanındaki mühendislik fakültelerinin programlarında İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku dersine yer verilmektedir. Zira bu okullardan mezun olan öğrencilerin büyük çoğunluğu, çalışma hayatında ya işçi ya da işveren olarak görev alacaklardır.
İş (hizmet) sözleşmesine göre çalışan herkes, ister mühendis ister amele olsun, hukuki konum olarak "işçi" sayılır ve İş Hukukunun ilgi alanına girer. Bu kişiler Sosyal Güvenlik Hukuku açısından da "sigortalı "dırlar. İşçi çalıştıranlar da, " işveren" olmaları sebebiyle, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku bilgilerini öğrenmek durumundadırlar.
Çalışan insanların İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukukundan doğan haklarını bilmesi, bugün dünkünden daha fazla önem taşır olmuştur. Zira sıradan bir işçi için anlaşılmaz, içinden çıkılmaz bir nitelik arz eden yeni sosyal güvenlik yasası (5510 sayılı Kanun) ve esnek hükümleriyle sürekli çalışanın aleyhine sonuçlar doğuran yeni iş yasası (4857 sayılı Kanun) adeta birer "demir leblebi" gibidirler.
Oysa sosyal yasalar, sadece okuması yazması olan bir işçinin okuduğunda anlayabileceği kadar yalın ve anlaşılır olmalıdır. Ne yazık ki yasalarımız böyle değildir. Giderek karmaşıklaşan çalışma mevzuatımızda artık her çalışanın haklarım danışacağı bir uzmana ihtiyacı vardır. Danışmadan atılacak bir adım, verilecek bir karar sürekli zarara uğramak sonucunu doğurabilir. Mesela yanlış zamanda verilmiş bir emeklilik kararı, daha düşük kıdem tazminatına ve daha düşük emekli aylığına yol açabilir.
iki yıl önce işsiz kaldığı halde işsizlik ödeneği alabileceğini daha yeni öğrenen, kulaktan dolma yarım bilgiyle, istifa edene hiç kıdem tazminatı ödenmeyeceğini zanneden, bu sebeple hakkının peşinden gitmeyen ya da her yıla bir net ücret üzerinden kıdem tazminatı ödendiğinde hakkını aldığını zanneden çok sayıda işçinin olduğu dikkate alınırsa konunun önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Kamuoyunda "Yeniden Yapılandırma Yasası" ya da "Torba Kanun" olarak bilinen 25 Şubat 2011 tarih ve 27857 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" İş Kanunu 'uda da bazı değişiklikler getirmiştir. Kitabımızın iç formalarının baskısı, teknik nedenlerle daha önce yapıldığı için, bu değişikliklere burada değiniyoruz.