Sosyalizmin çöküşünden sonra ideolojilerin de sonu büyük ölçüde geldi. Daha önce birbirine karşı konumlanan, birbiriyle ölesiye mücadele eden ideolojiler, siyasi düşünceler ve akımlar etrafındaki katı barikatlar ve duvarlar bir bir yıkıldı; farklı siyasi kamplarda toplanmış gruplar ve partiler yan yana gelmeye; aynı değerler etrafında toplanmaya başladı.
Artık dünyanın birçok ülkesinde bir sağ parti ile bir sol parti arasındaki fay hattı ortadan kalkmış durumdadır. Birçok partinin veya grubun sağda mı yoksa solda mı olduğu anlaşılmaz hale gelmiştir. Sadece kendi ülkemizde değil, Avrupa dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde eski ideolojiler, akımlar ve siyaset tarzları yerine giderek iki ana siyasi tutum belirginleşmekte yükselmektedir: Merkeziyetçi yerelcilikle, adem-i merkeziyetçi küreselcilik.
Birinci kampta toplananlar dünyaya kapalı bir toplumu, devletçiliği, milliyetçiliği, yabancı düşmanlığını benimserken; ikinci kutupta toplananlar sınırlı devleti, insan haklarını, özgürlükleri, dünyayla bütünleşmeyi, şeffaflığı, iç ve dış barışı bir değer olarak benimsemektedir.
Dört Akım Dört Siyaset, liberal, İslâmi, sağ ve sol siyaset tarzlarını bu zaviyeden analiz etmekte; farklı kimliklerde olmalarına rağmen dört siyaset tarzının bir resim tuvali üzerindeki iç içe geçişini, yan yana ya da zaman zaman yığılmış iki melez boya kümesi gibi karşı karşıya duruşunu çarpıcı analizlerle ortaya koymaktadır.