Bilim iletişimi pratiklerinin çeşitlilik göstermesi bu alandaki politikaların ve kurumsal yaklaşımların değişkenliği alana yerleşik bir bakış açısı sunmada önemli zorlukları da beraberinde getirmektedir. Bu durum bazıları için bilim iletişiminin başlıca çekincelerinden birini oluştursa da aslında hareketli ve çok parçalı sınırları ile entelektüel bir alan olarak karşımıza çıkmakta ve halen gelişmekte olması onu farklı disiplinler için de ilgi çekici kılmaktadır.
Bu bağlamda kitap farklı disiplinlerin perspektifinden konuyu ele almakta ve güncel pratikler üzerinden yola çıkarak Bilim İletişiminin izini sürmektedir. Türkiye'de toplumsal ihtiyaçların ne yönde şekillenebileceği konusuna da ışık tutan çalışma dijital dönüşümün rolünü ve alanın mevcut sorunlarını bu pratikler üzerinden eleştirel bakış açısıyla değerlendirmektedir.