Cumhuriyet ile birlikte gerçekleşen reformlar tekrar öze dönüşün bir ifadesi olmuştur. Siyasi yaşamın en önemli demokratik aktörü olan siyasi partiler anayasacılık ve demokratikleşme bakımından zengin bir içeriğe sahiptir. Buna göre siyasi partiler hukukunu ülkemizin koşullarından bağımsız olarak ele almak doğru bir yaklaşım olmayacaktır.
Siyasi partiler de tıpkı devlet aygıtı gibi bireylere ve topluma hizmet eden müesseselerdir. Buna göre hizmet edilen temel değer insan ve insan yaşamıdır. Siyasi partilerin faaliyetlerinin de bu evrensel değere uygun olması gerekmektedir. Bunun aksi, yani insan yaşamını doğrudan hedef alan siyasi bir oluşum, varlık nedeni ile çelişecektir. Çalışma da konu, bu bakış açısıyla ele alınmaktadır. Öte yandan ülkemizde de halkın egemenliği düşüncesi, anayasacılık hareketleri bakımından oldukça önemli bir yer teşkil eder. Osmanlı döneminin sonlarında filizlenen bu düşünce, Milli Mücadele döneminde bağımsızlık mücadelesinin temel mottosu haline gelmiştir. Cumhuriyet sonrasında, özellikle çok partili siyasi hayata geçiş denemeleri ve yaşanan sıkıntılar, incelenmesi ve ders alınması gereken önemli bir dönemdir. Köklü bir maziye sahip olan Türk demokrasisi gelişimini sürdürecek ve hak ettiği noktaya ulaşacaktır.
(Önsözden)