İflâsın ertelenmesi kurumu, hukukumuzda uzun zamandan beri mevcut olan, ancak 4949 sayılı Kanun’la işlerlik kazanmış bulunan bir hukukî çaredir. İflâsın ertelenmesi, ticaret mahkemesine, borca batık durumda olan bir sermaye şirketi veya kooperatif hakkında iflâs kararı vermekten belli şartların varlığı halinde geçici olarak sarfınazar etme imkânını veren ve iflâsın önlenmesine hizmet eden bir kurumdur.
Bu kurum, sermaye şirketinin veya kooperatifin menfaatinin olduğu kadar, ertelemeden önceki ve sonraki alacaklıların ve ülke ekonomisinin menfaatlerinin korunması amacına da hizmet eder. İflâsın ertelenmesi, asıl olarak iflâs yargılaması içerisinde olmakla beraber, ondan kısmen bağımsız bir prosedürü ifade etmektedir.
Kayyım olarak atanabilmek için gereken şartların, hukukun genel ilkelerinden ve kayyımlık görevinin gerektirdiği niteliklerden hareket ederek belirlenmesi gerekir. Borçlunun ve alacaklıların, atanacak olan kayyımın belirlenmesi hususunda yapmış oldukları önerilerin, hâkim açısından hiç bir bağlayıcılığı yoktur. Mahkemenin kayyım atanmasına ilişkin kararı, nitelik itibari ile yargısal işlemler kategorisine dâhil bulunan bir çekişmesiz yargı işlemidir.
Kayyımın kusuruyla, alacaklılara, borçluya veya şirket ya da kooperatifle ilişkisi bulunan üçüncü kişilere verdiği zarardan dolayı tazminat davası, ancak Devlet aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan kayyıma rücu hakkı vardır. Kayyım, Türk Ceza Kanunu’nun 6/c maddesinin öngördüğü düzenleme çerçevesinde, bu kanunun uygulanması bakımından bir kamu görevlisidir; taşıdığı sıfatlarının ve görevlerinin niteliğiyle bağdaştığı ölçüde her suçu işleyebilir.