İşçi ile işveren arasındaki ilişkide her ne kadar işçi başlarda güçsüz konumda ise de, gerek kanun, gerekse de yargılama süre cinde işçiye bu eksikliği kapatması ve koşulların eşitlenmesi için pozitif ayrımcılık yapılmıştır. Şu an gelinen noktada ise işçiler bilinçlenmiş, haklarını bilen ve koruyan taraf olurken, bu sefer de işverenlerin eksikliği gündeme gelmiş, ancak ekonomik koşullarının daha iyi olması işverenler lehine kanunların yorumlanmasını güçleştirmiştir. Her iki tarafın da haklarını bilmesi ve uzlaşma ile ihtilafların sonuçlandırılması temennisi ile iş sözleşmesinin süreli feshi konusunu hem işçi, hem de işveren için irdelenmiş.
Kitabın bu ikinci basısında, 2016 yılında sisteme giren ve ilk derece mahkemesi hükmünü, üst derece mahkemesi sıfatıyla hem maddi ve hem de hukuki açıdan gözden geçiren, maddi meseleyi, yani olayın gerçekleşme şeklini yeniden inceleme konusu yapabilen, iki dereceli yargılama sisteminde, ilk derece mahkemesinin verdiği karardan memnun olmayan ve kararı hukuka aykırı görülen tarafın başvurusunu, yalnızca hukukilik denetimini yaparak değil, maddi vakıa ve delil denetimi yapmak, hatta delilleri değerlendirip incelemek suretiyle maddi hakikate ve adalete ulaşılmasını sağlama yönünde etkin bir yetkiye sahip olan Bölge Adliye Mahkemesi, diğer adıyla İstinaf Mahkemesi kararlarını da dikkate alarak paylaşılmış.
(Önsözden)