Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlayan kamu yönetiminin klasik paradigmasının değişmesi gerektiğine dair talep, beklenti ve bunların eyleme dönüşmüş halleri, Waldo'nun temellerini attığı yeni kamu yönetimi düşüncesi ile etkinlik ve verimlilik bağlamında hızla gelişmiş ve bu doğrultuda da kurumsallaşmıştır. Vatandaşı müşteriye indirgeyen kâr odaklı yaklaşımların olumsuzlarının ortaya çıkmasıyla gündeme gelen yeni yönelimler; değer odaklı ve kamusal sorumluluğu ön plana çıkaran bakış açılarıyla birçok yeni yol ve yönteme evrilmeye başlamıştır. Özellikle 2000'li yıllar sonrası küreselleşme ve diğer faktörlerin etkileri neticesinde kamu yönetiminde yaşanan çıkmazlar karşısında yeni kamu yönetimi uygulamaları da benzer çıkmazlara girmiştir.
Bu durum hem kamu yönetiminin yeniden düşünülmesine hem de dönemin hâkim ilke ve uygulamalarının sorgulanmasına yol açmıştır. Dördüncü sanayi devrimi ve dijital çağ gibi farklı şekillerde adlandırılan bu yeni teknoloji döneminde gündeme gelen; nesnelerin interneti, büyük veri, açık devlet, makine öğrenimi, blokzincir, bulut bilişim ve yapay zekâ gibi kavram ve uygulamalar; başta yönetim, eğitim, sağlık, güvenlik, hukuk, tarım ve ekonomi gibi birçok alanda kamu* yönetiminin bu teknolojik gelişmelere nasıl ayak uydurabileceği sorularını gündeme getirmiştir.
Bu sorulara gücü yettiğince cevap arama endişesiyle planlanan ve yazım aşaması yaklaşık bir buçuk yıl süren çalışma, farklı üniversitelerden 22 değerli akademisyen tarafından hazırlamıştır.