Kısa çalışma, çalışma sürelerinde esneklik bağlamında çalışma ilişkilerini biçimlendiren yeni bir hukuki kurum olarak, 4857 sayılı İş Kanunu'nda düzenlenerek normatif bir dayanak kazanmıştır. 2008 yılında İş Kanunu'ndan İşsizlik Sigortası Kanunu'na taşınan kısa çalışma kurumu, bugün sosyal taraflar arasında tercih edilen bir çalışma biçimi olarak çalışma mevzuatımızda önemli bir yer edinmiştir.
Kısa çalışma, çalışmasıda iki ana eksen üzerinde: "Çalışma Ekonomisi" ve "İş Hukuku" ekseninde değerlendirilmiş ve buna paralel olarak sistematize edilmiştir. Birinci kısım, kısa çalışmanın Çalışma Ekonomisi açısından değerlendirilmesine ayrılmıştır. "Kısa Çalışma Kurumunun Bileşenleri" başlığı altında, Çalışma Ekonomisi bilimi ışığında kısa çalışmanın "kriz yönetimi modeli olma", "işsizlikle mücadelede istihdam politikası aracı olma" ve "çalışma ilişkilerinde esneklik-güvence dengesi sağlama" işlevleri açıklanmıştır.
İş Hukuku açısından kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneğinin analizi ise ikinci kısmın konusudur, ikinci kısmın birinci bölümünde kısa çalışma kurumunun hukuksal çerçevesi başlığı altında kısa çalışma kavramı, hukuksal gelişimi, benzer uygulamalarla ilişkisine yer verilmiş, feshin son çare olması (ultima ratio) ilkesinin önemli bir uygulaması haline gelen kısa çalışmaya ilişkin Yargıtay görüşü örnek kararlarla değerlendirilmiştir. Kısa çalışmanın koşulları ve kısa çalışmanın sona ermesi ikinci bölümde yer almaktadır. Üçüncü bölüm ise kısa çalışmanın hukuki sonuçlarına ayrılmıştır. Üçüncü bölümde kısa çalışmanın iş sözleşmesine, çalışma koşullarına, fesih hakkına ve tarafların hak ve borçlarına etkileri incelenmiş, kısa çalışmanın en önemli hukuki sonucu kısa çalışma ödeneği, bu bölümde detaylandırılmıştır.