Dava açma ehliyeti" kavramından ne anlaşılması gerektiği hususuna İdari Yargılama Usulü Kanununda açıkça yer verilmemiş, "ehliyet" konusunda (dava açma genel ehliyeti) Kanunun 31. maddesi ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (Hukuk Muhakemeleri Kanunu) hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiş. Ayrıca İdari Yargılama Usulü Kanununda, idari dava türlerine göre değişen bazı subjektif niteliklerin de (dava açma özel ehliyeti) varlığı aranmış. İdari Yargılama Usulü Kanununa göre, idari işlemlerin hukuka uygun olmadıklarından bahisle iptal davası açılabilmesi için, işlemin ilgilisinin menfaatini ihlal etmesi gerektiği kabul edilmiş. Ancak menfaat ihlali kavramının da kanun koyucu tarafından hangi nitelikleri ve anlamları barındırdığının açıkça düzenlenmemesi, menfaat ihlali koşulunun yargı organlarınca, bilhassa Danıştay kararlarında, her olay ve davaya göre değerlendirmesine yol açmış. Ancak her olay ve davada bu koşulun bazı niteliklere sahip olması gerektiği gerek öğretide, gerekse yargı kararlarında istikrar kazanmış. Bunlar; meşruluk, kişisellik(ciddilik) ve güncelliktir.
İlgili eserde de, iptal davalarında dava açma ehliyeti kavramı, Danıştay kararları çerçevesinde incelenmiş ve genel ehliyet şartının yanında menfaat ihlali kavramının anlam ve nitelikleri üzerinde durulmuş. Tüm bunlar yapılırken konulara ışık tutacak birçok güncel yargı kararına ve mümkün olduğu kadar öğretideki görüşlere de yer verilmeye çalışılmış ve davaya taraf olabilme şartlarından olan ehliyet hususu yalnızca davacı açısından ele alınmış.
(Tanıtım Bülteninden)