20 yy. başlarından itibaren çalışma hayatındaki insana dönük olarak gerçekleştirilen teori ve yaklaşımların tümü bu konuyu sorgulamış ve insan kaynağından en yüksek verimin nasıl alınacağı hakkında görüş ve öneriler geliştirmişlerdir.
Günümüz açısından bakıldığında, teknolojik gelişmenin ortaya çıkardığı " endüstri 4.0" olarak adlandırılan sürecin insan kaynakları yönetimini nasıl etkileyeceği tartışılmaktadır. Şurası bir gerçek ki; teknoloji her dönemde çalışma hayatındaki insana rakip olmuştur. Ancak bu rekabet insana duyulan ihtiyacı azaltmamış, şekil değiştirerek önemini arttırmıştır. Gelişmeler ne şekilde olursa olsun, değişmeyecek olan bir şey varsa o da; insan denilen varlığın temel özellikleridir. Bu özelliklerden kaynaklanan fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik ihtiyaçlar gelişmelere göre şekil değiştirse de hep olacaktır. Önemli olan bu değişimi iyi gözlemleyerek çalışma hayatındaki insanı mutlu etmek olmalıdır. Bunu yapacak olanlar ise insan kaynakları yöneticileridir.
Bu kitapta yer verilen insan kaynaklan yönetiminin temel fonksiyonları her dönemde var olacak ancak bu fonksiyonları sürecin getirdiği değişikliklere uygun hale getirebilen yöneticiler başarılı olacaklardır.
(Önsözden)