Küreselleşmenin içinde olduğu yeni evre, teknolojiye dayalı olarak hayatın her alanının yeniden tanımlanması ve kurgulanmasını gittikçe daha fazla bir gereklilik haline getirmektedir. Bu zaruret özellikle kamusal ölçekte olmak üzere, bireyi de toplumsal hayatın her aşamasında içine alacak şekilde, bütün kurumsal mekanizmalar kapsamında ortaya çıkmaktadır.
Son dönemde, bu zaruretleri ortaya çıkaran genel dönüşümün en belirleyici unsuru haline gelen bilişim teknolojisindeki gelişmeler, yeni imkânlar ve fırsatlar yanında ortaya çıkardığı zorluklar, riskler ve yıkıcı etkiler bağlamında teorik yaklaşım ve uygulama pratiği eşliğinde genel bir çerçeve oluşturulması ihtiyacını her gün daha da önemli bir gündem haline getirmektedir. Bu çerçevede ortaya çıkan gündemin birçok başlığı altında belki de en önemlisi, piyasa ekonomisinin belirleyiciliğinin, kar-zarar mantığının, toplumsal sistem ihtiyaçları esasında yönlendirilmesidir. Bu da ister istemez her şeyden önce bu alanda ortak bir bakış, yaklaşım, anlayış ve ortak bir kabulü gerekli kılmaktadır. İkinci olarak da; toplumsal sistemde daha önce geliştirilen çözümlemeler ile bunlara ilişkin ihtiyaçların bilişim teknolojisinin yeni imkânları ile uyumlandırılması pratiğine ilişkin uygulama çerçevesinin netleştirilmesi öncelikli diğer ihtiyaç alanıdır. Bu ise, her alana ilişkin kural ve düzenlemenin, eşgüdüm ve uyumluluğunu dikkate çeken, bu hususun sağlanmasını gerektiren bir diğer adımı tetiklemektedir.
Mevcut şartlarda bu zaruretlerin sadece gündelik hayata tekabül eden başlıklar olmadığı, yeni şartlarda gerekli gelişme ve dönüşümü sağlayamayan toplumsal mekanizmaları çözülme ve yok oluşa sürükleyebilecek faktörler olduğu gerçekliğinde, ihtiyaç duyulan çerçevenin oluşturulacağı, kurgulanacağı, yol alış sürecinde çok önemli imkânlara sahip oluşumuz bize işimizin o kadar da zor olmadığını düşündürmekte. Özellikle toplumsal düzeyde sahip olduğumuz miras bizi bu hususta ümitlendirmektedir. Anadolu Türk-İslam kültür ve medeniyetinin mirasçısı olarak bizler bu hususta bir çok toplumdan daha büyük fırsatlara sahibiz.
Kültür ve medeniyet mirasımızın bize bıraktığı bilgi ve tecrübenin, küresel dünyanın ihtiyacı olan teorik ve pratik bilgi ile oluşacak çözümleme çerçevesinde göreceği işlevin, akademik ilgi, gayret, ısrar ve bu yoldaki emekle ilintili olduğu da bir başka gerçekliktir.
Dilek ve temennim, İstanbul Medeniyet Üniversitesi ile Bilişim Ve Teknoloji Hukuku Derneği işbirliği ile düzenlenmiş olan Uluslararası Bilişim ve Teknoloji Hukuku Sempozyumunun bir neticesi olarak, bir çaba ve özveri ile hazırlanmış bulunan elinizdeki bu kitabın konunun her düzeydeki çözümünde yol açıcı, cevap geliştirici bir katkı oluşturmasıdır.