Tüketicinin tüketim ihtiyacının karşılanmasının gereği olarak oluşan piyasadaki imkânların değişmesi ve gelişmesi, özellikle tüketicilerin; malların üretim süreci hakkında yeterli bilgiye sahip olamamaları, piyasaya sürülen malların çeşitliliğinin artması, kâr sağlama hırsının tüketicileri aldatma ve sömürme anlayışını getirmesi gibi etkenler, tüketicilerin; satıcılar karşısında daha etkin şekilde korunması gerekliliğini ortaya koymuştur. Tüketicinin korunması gerekliliği, sosyal devlet ilkesinin yansıması olarak mevzuatımızdaki farklı düzenlemelerde karşılık bulmuştur. Düzenlemelerin temelinde şüphesiz tüketicinin korunması anlayışı yer almaktadır.
Mevzuatta farklı yansımalarına yer verilse de tüketicinin korunması gerekliliği, uygulamada yaygın şekilde satılanın ayıplı olması halinde ortaya çıkar. Bu önemine binaen çalışma da; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde tüketici satış sözleşmesi, tarafların hak ve borçları, ayıbın niteliği, satıcının ayıptan sorumluluğu, satılanın ayıplı olduğu hâller, satılanın ayıplı olmasının sonuçları ile tüketicinin sahip olduğu seçimlik haklar ayrıntılarıyla incelenmiş.
Bu çalışma ile satılanın ayıplı olması halinde tüketicinin, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve diğer kanunlar bağlamında satıcıya karşı ileri sürebileceği imkânlar ortaya konmuş, bu imkânlar arasında tüketicinin sahip olduğu haklar bakımından değerlendirme yapılarak tüketicinin en lehine olacak imkânın tespiti gerçekleştirilmiş.
(Önsözden)