Doğal afet niteliğinde olan deprem, doğrudan cezai sorumluluğuna sebep olmaz. Ancak, doğal afet sonucunda meydana gelen hasarlar can kayıpları ve yaralanmalar hakkında soruşturma yapılır ve cezai yaptırımlar uygulanabilir.
Örneğin, deprem sırasında binaların çökmesi veya hasar görmesi sonucunda, binanın yapımcısı veya sahibi hakkında inceleme yapılır ve ihmal veya kusur olduğu tespit edilirse cezai sorumluluk doğabilir. Ayrıca yapıları denetlemekle yükümlü olan yetkili ve görevlilerin de üzerlerine düşen görevleri yerine getirmemeleri halinde cezai sorumlulukları söz konusu olabilir.
Hukuki sorumluluk ise, deprem sonucu meydana gelen hasarların tazmini ile ilgili olabilir. İlgili kanunlar ve düzenlemeler çerçevesinde, deprem sonucunda zarar gören kişiler veya kurumlar, zararlarının tazmini için hukuki yolları kullanabilir ve depremin etkili olduğu alanda yetkililer veya sigorta şirketleri tarafından tazminat talepleri değerlendirilir.
İdari sorumluluk ise, deprem sonucunda alınması gereken önlemlerle ilgilidir. Depremin yoğun olduğu bölgelerde, yerel yönetimler veya ilgili devlet kurumları deprem riskine karşı gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Eğer bu kurumlar önlem almakta ihmal veya kusur gösterirlerse, idari bir sorumluluk söz konusu olabilir ve ilgili yetkililer veya kurumlar sorumluluklarını yerine getirmemeleri nedeniyle yaptırıma tabi tutulabilir.
Bu çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde depremden doğan zararlı sonuçlar nedeniyle ortaya çıkan cezai sorumluluk inceleme konusu yapılmıştır.
İkinci bölümde, deprem nedeniyle oluşan zararlı sonuçların giderilmesi amacı taşıyan hukuki sorumluluk, yani deprem kökenli maddi ve manevi tazminat davaları üzerinde durulmuştur.
Üçüncü bölümde ise deprem nedeniyle idarenin sorumluluğuna değinilmiştir.
Bölümler içerisinde örnek olaylara yer verilmiş ve uygulamada ortaya çıkan tartışmalı konular gündeme getirilmiştir.
Son bölümde ise uygulamada sıklıkla karşımıza çıkan dava türleri ile ilgili dilekçe örneklerine yer verilmiştir.