Tarihsel süreçte ekonominin canlanması ile gelişen ticari hayatta rekabette avantaj elde etmek, rasyonel şekilde işletme ile ilgili kararlar alabilmek gibi esasında ekonomik gerçekliğin türettiği muhasebe defterleri ve düzeni; devletin ekonomik alanı -kamu menfaatinin varlığı genel gerekçesiyle- düzenlemesi sonucu çağdaş hukuk sistemlerinde kanuni ödev olarak yer almaya başlamıştır.
Bu çalışmanın konusu ise geçmişten bugüne hukuki yükümlülük halini alan muhasebe düzenine uyum yükümlülüğü kapsamında yapılan muhasebe işlemlerindeki hileler ve öngörülen yaptırımlardan oluşmaktadır. Bu kapsamda öncelikle muhasebe hukukunun ışığında hesap ve muhasebe kavramları, muhasebenin temel ilkeleri ve Türk muhasebe sistemi açıklanarak devamında ceza hukuku temelinde hile kavramı ve hatadan ayrıştırılması yargı içtihadından da faydalanılarak sunulmuş ve VUK madde 359'da düzenlenen hesap ve muhasebe hilesi yapma suçu incelenerek Türk hukukuna göre hesap ve muhasebe hilesi kavramının genel kavramsal çerçevesi çizilmiş. Bu kapsamda suçun kanunda tanımının olmayışının suçu işlenemez kılıp kılmadığı, suç işlenebilecek ise hangi davranışlar ile işlenebileceği, muhasebe hilesini cezalandırır normların TTK, SerPK, BankK, Sigortacılık Kanunu ve genel ceza kanunu olan TCK'da da bulunması sebebiyle suçun düzenlenişinin farklı kanunlarda birbiriyle iç içe geçecek şekilde kaleme alınmış olması sorunları ilgili mevzuatla ilişkilendirilerek irdelenmiş. Sonuç olarak vergi, muhasebe ve ceza hukuku ilkeleri ışığında muhasebe hilesinin suç olarak düzenlendiği diğer kanunların düzenlemeleri ve düzenlenme amaçları göz önünde bulundurularak VUK 359 hükmünün yeniden kaleme alınması gerekliliği hakkında önerilerde bulunulmuş.
(Tanıtım Bülteninden)