Yazar bu yapıtında, 1961 yılında adımını attığı yargı alanında, yargının günümüze kadar yapısal ve işlevsel yönünü sürekli gözleyerek, özeleştirerek elde ettiği bilgi birikimi ile gerçek sorunları ortaya koyarak çözüm önerilerini tartışmaya açmıştır.
Ülkemizde yargı sorununun günümüze kadar giderek artan boyutlarda altmış yıllık bir geçmişi söz konusudur. Çözüm, hep "yargıçların özlük hakları ile ilgili kurullarda arandığından" bireyin doğru ve güvenli yargı önünde yargılanma özlemi gerçekleşmemiştir.
Yazar, yargıç kimliğini oluşturacak tüm sorunlar çözülmeden, çağdaş bir yargı düzenine kavuşmanın olanaksız olduğu inancını açıklarken: "geçmiş deneyimlere", "yargının günümüzdeki görünümüne" ve "evrensel hukukun ilkelerine ve düzenlemelerine " dayanmıştır.
Bu bağlamda halk oylamasına sunulan Anayasa değişikliğinde öngörülen yeni Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun, sorunları çözemeyeceği gibi "rejim tartışmalarına kadar uzanabilecek yeni sorunları da gündeme getireceği" savunulmuştur.
Yapıt, "bireylerin yargı düzeni konusunda bilgilenmelerine", "yargıçların da, kendilerini sorgulayarak, doğru ve güvenli yargılanma hakkının gerçekleşmesinde yüksek özen göstermelerine" yardımcı olacaktır.