6102 sayılı TTK yürürlüğe girdikten sonra, taşıma hukuku alanında pozitif hukukta meydana gelen değişikliklerden biri de, multimodal taşımaların mer’i mevzuata girmesi olmuştur. Ticaret ister ulusal isterse uluslararası anlamda olsun, taşıma olmaksızın gelişemez. Bugün içinse taşıma faaliyeti olmadıkça ticaretten bahsetmek pek mümkün değildir. Dünyada gelişen ticaret, daha uzun noktaların birbirine taşıma yoluyla bağlanmasını sağlamıştır. Multimodal taşıma da bu nedenle, en gerekli taşıma türü olarak ortaya çıkmıştır. Zira ticaret dünyanın bir köşesinden diğer bir köşesine yapılırken, taşımanın birden fazla taşıma yöntemini içeren bir taşıma çerçevesinde gerçekleşmesi bir mecburiyettir.
Doçentlik çalışması olarak ele alınan bu monografik eserde multimodal taşıma ve buna bağlı olarak multimodal taşıyıcının sorumluluğunu konu olarak seçmemiz, bu taşımanın uluslararası tüm taşımalar içinde ağırlıklı olarak gerçekleşmesi ve bütün taşıma yöntemlerini içinde barındırabilen bir taşıma olmasıdır. Böylelikle aslında hem multimodal taşımaya hem de bu taşımanın içinde yer alabilecek olan bütün taşıma türlerine sorumluluk açısından değinmek mümkün oldu.
Taşıma hukuku ticaret hukuku içinde biraz üvey evlat muamelesi görür. Ticari işletme, şirketler ve kıymetli evrakın ticari hayattaki yoğunluğu ve meselelerin çoğunluğunun bu ticaret hukuku bölümlerinden ortaya çıkması biraz da bunun sebebidir. Bununla birlikte, toplam 1535 madde olan TTK’nın, taşımayı ele alan dördüncü (TTK m. 850-930) ve deniz ticaretini ele alan beşinci (TTK m. 931-1400) kitaplarındaki toplam madde sayısı 549, yani TTK’nın üçte biridir. Bu bakımdan akademik hayattaki ilk göz ağrım olan taşıma hukuku üzerine çalışma yapmak düşüncesi hep ön planda olmuştur.