Bu çalışmada da iklim değişikliğinin yol açtığı sebepler dolayısıyla bulundukları ülkeyi terk etmek zorunda kalarak farklı ülkelere göç eden kişilerin insan hakları konu edilmektedir. Bununla birlikte insan hakları hukukunda haklardan söz etmek bu hakları tanıyan, koruyan ve ihlallerinden sorumlu tutulan yükümlülerin kim olduğu sorusunu da beraberinde getirmektedir. Bu noktada karşımıza insan haklarının en temel yükümlüsü olan devletler çıkmaktadır. Özellikle devletlerin iklim değişikliğine yönelik önleme yükümlülüğü, meydana gelen göçleri ve yaşanan insan hakları ihlallerini engellemek, bu ihlallerin daha büyük boyutlara ulaşmasının önüne geçmek açısından önemli bir yükümlülük olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak günümüzde çevrenin bozulmaya devam etmesi, devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen belgelerin yeterliliği sorusunu akla getirmektedir.
Çalışma, iklim değişikliği sebebiyle göç eden kişilerin sahip olduğu haklar ve devletlerin bu konudaki önleme yükümlülüğünü incelemektedir. Bununla birlikte mevcut hukuk metinlerinin yetersizliğinin sebebi de sorgulamış, bu bağlamda insan hakları hukukunu mercek altına almıştır. Nitekim iklim değişikliğine sebep olan en temel faktörlerden bir tanesi, insan haklan hukukun öznesi olan insanın faaliyetleri olmuştur. Bu sebeple hukuken tek hak öznesi olarak konumlanan insanın sahip olduğu hakların ve bu hakları düzenleyen insan hakları hukukunun da sorgulanması gerekmektedir. Bu noktada hukuka ve insan hakları hukukuna daha radikal bir bakış açısıyla yaklaşan farklı yaklaşımlar yol gösterici olacaktır.