İç hukuk bağlamında bireyler için bir ödev niteliği taşıyan vergiler, devletin sınırsız bir şekilde müdahale alanına bırakılmamış bir takım anayasal ilkelerle geçmişten günümüze kişiler de korunmuştur. Bu bağlamda kamusal yarar ile bireysel yarar arasında menfaat dengesini korumak vergi hukuku alanında her zaman bir sorun oluşturmuştur.
Bu sorun teşkil eden durumun en başında elbette ki vergi kayıpları yatmaktadır. Bu vergi kayıpları karşısında ülke hukuk sistemleri belirli tanımlar ve sistematik bazı yenilikler getirmeye çalışmıştır. Bu getirilen sistemler ülkelerin özgürlük veya eşitlik noktasında hangi ilkeye daha fazla değer verdiği yönünde değişmiştir. Ekonomik yaklaşım ilkesi de bu kapsamda Enno Becker'in de ifade ettiği üzere devlet ile birey arasında bir menfaat dengeleyici rolü üstlenmek üzere getirilmiştir. Ekonomik yaklaşım ilkesinin uygulanması sonucunda her ne kadar hukuki güvenilirlik ilkesi ve mali güce göre vergilendirme ilkesi çatışsa da bu çalışma kapsamında aslında sınırların çizildiğinde bu durumun ortaya çıkmayacağı ve bu kapsamda en büyük görevin yargı üzerinde olduğu anlatılmaya çalışılmıştır.