Çalışma koşullarına ilişkin hükümler çerçevesinde esas itibariyle Anayasal temele sahip olan, sınırları Kanun ve Yönetmelik düzenlemeleriyle belirlenen; iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi ya da işyeri uygulamalarıyla işçi lehine çerçevesi çizilebilen yıllık ücretli izin hakkı, bireysel işçi işveren ilişkisinin ötesinde, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla toplumsal hayatın da önemli bir parçasını oluşturmaktadır.
Yıllık ücretli izin, işçinin dinlenerek çalışma hayatında verimliliğinin artmasını, iş sağlığı ve güvenliği konusunda işçinin yorgunluğuna bağlı olarak ortaya çıkabilecek kazaların önüne geçilmesini, işçinin ailesi ve çevresiyle izin süresince vakit geçirerek sosyal ve ekonomik açıdan toplumsal hayatın zenginleşmesini ve de işyerindeki çalışma barışına sunacağı katkıyla işveren yönüyle de kazanımların artmasını sağlamaktadır.
Bu çerçevede çalışma hayatında önemli bir başlık olarak kabul edilen yıllık ücretli izin konusu, 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında kalan işçiler yönüyle ele alınıp, akademik görüşler ve yargı kararlarını da ortaya koyarak, çalışma da incelenmiş. Sosyal ve ekonomik hayatı olumsuz etkileyen yeni coronavirüs (covid-19) salgınında yıllık ücretli izin hakkının ne şekilde kullanılacağı üzerinde de yeri geldikçe ayrıca durulmuş.
(Önsözden)