Aristo’ya göre felsefenin üç ana bölümünden birini oluşturan pratik felsefenin konusu insan eylemleri olup, bunun da ana unsurları etik ve politikadır. Başka bir deyişle etik in genel felsefe içindeki yeri pratik felsefe alanındadır. O halde şunu söyleyebiliriz, yargı etiği de, ahlak felsefesinin içinde olmak dolayısıyla pratik felsefe alanında kalmaktadır. Bu bakımdan güncel yaşama dair önemli bir yere sahip olduğunu iddia edebiliriz. Zira yargıçlar, insanlığa ait olmakla kalmayıp, aynı zamanda insanlık için bir onur da sayılan adalet kavramına can suyu veren, onu hayatla ve insanlıkla buluşturan yeryüzünün en kutsal görevini yapan kişileridir.
Yargıç ve savcılar için etik değer demek, meslektaşlarıyla olan ilişkilerinden başlayıp, personel ve adliyede işi olan yurttaşlarla olan ilişkilerine kadar uzanan bir alandaki tutum ve davranışlarının yanında, gerek meslek yaşamında ve gerekse de özel yaşamlarındaki faaliyetlerinde, temel hak ve özgürlüklere saygı, eşitlik ve tarafsızlık içerisinde, yargı bağımsızlığının gerekleri dâhilinde yargının saygınlığını koruyup güçlendirecek şekilde hukuk ve vicdan sınırları içinde hareket etmelerini gerektiren değerlerin tümüdür.
Başta Bangalor Yargı Etiği ilkeleri olmak üzere, Savcıların Rolüne Dair İlkeler, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Bakanlar Komitesinin Cezai Adalet Sisteminde Savcılığın Rolü İle İlgili Üye Devletlere Sunduğu Tavsiye Kararı Rec(2000)19, Savcıların Rolü Konusundaki Birleşmiş Milletler İlkeleri, Birleşmiş Milletler Yargı Bağımsızlığının Temel İlkeleri ve Savcılar İçin Etik Ve Davranış Biçimlerine İlişkin Avrupa Esasları diğer adıyla Budapeşte İlkeleri olmak üzere pek çok uluslararası metinde yargı etiğine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.