Yapımına 1296’da başlanan, ama aradan yüzyıldan fazla bir süre geçmesine rağmen devasa büyüklüğü nedeniyle kubbesi bir türlü tamamlanamayan katedral, dönemin yapı ustaları ve ileri gelenlerinin, çözümü için ilahi bir gücün dokunuşunu bekledikleri bir muammaya dönüşmüştür.
Brunelleschi bu muammayı, üstelik dönemin inşaat tekniğinin olmazsa olmaz kabul ettiği ahşap kemer kalıbını kullanmadan, öküz kaldıracı gibi türlü mekanik buluşlarla “mucizevi” bir şekilde çözmüş, böylece hem kendisine hem de mimarlığa yeni bir toplumsal ve entelektüel saygınlık kazandırmıştır.
Popüler kültür tarihi araştırmacısı Ross King’in yayımlandığı yıl Amerika’da çoksatan kitaplar arasına giren bu çalışması, Brunelleschi’nin kubbesinin yapım sürecini mimarın kişisel serüveninin yanı sıra savaşlar, siyasal entrikalar, mesleki rekabetler ve ağır çalışma koşullarını içeren toplumsal ve tarihsel arkaplanıyla birlikte dramatik bir anlatıma kavuşturmuştur.