Bu çalışmada isimsiz sözleşmelere odaklanmanın bu sözleşmelerin yalnızca özel belirleyici nitelikleri göz önüne alındığında haklı olmadığı gösterilmeye çalışılmış.
İsimsiz uluslararası sözleşmelerdeki uzun vadenin ve karşılıklı güven ilişkisinin bir sonucu olarak bu sözleşmelerde fesih son çare olarak görülmektedir. Koşullarda öngörülemeyen bir değişiklik olduğunda ve edim dengesi bozulduğunda öncelikle sözleşmenin uyarlanması tercih edilmektedir. Tarafların aralarındaki sözleşmelerinde uyarlama klozuna yer vermesi halinde sözleşme bu kloz uyarınca uyarlanmaktadır. Ancak tarafların sözleşmelerinde uyarlamaya ilişkin bir düzenlemeye yer vermemesi halinde sözleşme üçüncü kişi tarafından uyarlanmaktadır. Hakem heyeti uyarlama yaparken tarafların menfaatlerini ve beklentilerini de göz önünde bulundurmalıdır. Edimler arasındaki dengenin sözleşmenin uyarlanmasıyla sağlanamaması halinde ise sözleşmenin dönme ya da fesih ile sona ermesi mümkün olmaktadır. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır.