“Marcel Gauchet siyasallığın toplumları bir arada tutan şey olduğunu ama bunu bölünme üzerinden sağladığını düşünür. Birlik ve bölünme; bütün toplumları kuran bu iki boyut, yalnızca demokratik toplumlarda itiraf edilerek yaşanır. Gauchet, Claude Lefort gibi, demokratik toplumsallığın, ihtilafın siyasette ortadan kaldırılması yoluyla değil, ancak barışçıl yolla temsil imkânına kavuşması sayesinde oluşacağının altını çizer. Siyaset, ihtilafın toplumun sürekliliğini sağlayacak bir tarzda tesis edilmesidir.” Tülin Bumin’in Önsöz’ünden
Bireysel olarak çok daha özgürüz, aynı zamanda ortak kaderimizi biçimlendirirken bu özgürlük çok daha az öneme sahip. Marcel Gauchet, liberalizmin anti-politik özünün radikal bir eleştirisini yaparken, günümüz toplumlarının yaşamakta olduğu siyasetsizliğin krizini inceliyor. Günümüz demokrasisi, iktidarı olmayan bir özgürlük rejimi. Gauchet, yeniden özgürlüğün herkesin iktidarına dönüşmesinin olanaklarını bize gösteriyor. Toplumların, en az siyasetle, bir dünya pazarında, piyasa toplumu olarak varlıklarını sürdürebileceklerine inanan liberal hegemonyaya karşı, siyasetin kurucu gücünü hatırlatıp bunu yeniden öne çıkararak “sol”da yer alıyor.