Düşünce ile eylem arasındaki ilişkinin önemi, temelde, insanın yapıp ettikleri üzerine düşünebilen bir varlık olmasından kaynaklanır, insana mahsus bir faaliyet olan eylemi, diğer faaliyetlerden ayıran husus, düşünülerek yapılmış olmasıdır. Düşünme, akıl yürütmeden daha fazla bir şeye işaret eder. Düşünmenin anlam içeriği, yalnızca eylemlerle verili amaçlar arasında bağlantı kurmakla sınırlı olmayıp, amaçları ve eylemlerin sonuçlarını değerlendirmeyi de kapsar. Bu anlamda düşünme ile ahlaki sorumluluk arasında doğrudan bir bağlantının bulunduğunu söylemek mümkündür. İnsanın eylemlerinden dolayı ahlaken sorumlu olmasının nedeni, onun, yapıp ettikleri üzerine düşünebilen, başka bir deyişle, yapıp ettiklerinin sonuçlarını değerlendirebilen ve üstlenebilen bir varlık olmasıdır.
Diğer eylemlere göre siyasal eylemler daha kapsamlı sonuçlara gebe oldukları için, konu siyaset olduğunda, düşünce ile eylem arasındaki ilişkinin öneminin daha da arttığı söylenebilir. Dolayısıyla siyasal eylemlerin yüklemiş olduğu ahlaki sorumluluk da daha fazladır. Bu kitapta, düşünce-eylem ilişkisini siyaset-felsefe ilişkisi özelinde ele alan ve bu ilişkinin merkezine de siyaset-etik ilişkisini yerleştiren bir siyaset felsefesi anlayışı sunulmaya çalışılmıştır. Siyaseti ahlak ile ilişkili bir biçimde düşünen ve söz konusu ilişkiyi ise akıl aracılığıyla kuran bu anlayışa göre, siyaset felsefesi daha iyi bir dünya arayışına yönelik bir düşünsel etkinliktir.