Çalışmanın taşıyıcı eksenini oluşturan ihtar kavramı, esasen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 117.maddesi ve devamı hükümlerinde ifadesini bulan borçlu temerrüdünün gerçekleşme şartlarından biridir. Ancak bunun dışında ihtar, hemen her borç ilişkisinde bazen edimin ifasını talep edebilmek bazen karşı tarafı belli^yükümlülükleri konusunda uyarmak bazen de edimi şekillendirmek için kullanılmış hukuki "bir enstrümandır.
Bu bağlamda borçlu temerrüdüne ilişkin genel hükümlerden hareketle ihtar kavramı tanımlandıktan sonra bunun temerrüdün diğer şartları olan ifanın mümkün olması ve muacceliyet hali ile yakın ilişkisine dikkat çekilmektedir. Ayrıca ihtarın hukuki nitelendirilmesinin doğru bir biçimde yapılması; uygulanacak hükümler, ehliyet, şekil, temsil gibi pek çok konuda yol gösterici olmaktadır. İhtarın mevcut olması gereken asgari içeriği ve bir hukuki işlem benzeri irade açıklaması olarak kabul edildiği gerçeği, bunun süre, şart, vade gibi diğer özel hukuk kavramları ile ilişkisinde de önem arz eder.
Bunlar dışında ihtarın gerek TBK'nın özel borç ilişkilerine dair hükümleri arasında yer alan satım, kira ve eser sözleşmelerinde gerek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun çeşitli başlıklarında gerekse de 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun bazı hükümlerinde sıkça rastlanan bir irade açıklaması biçimi olduğu göz önüne alınmalı ve anılan farklı kanunlarda öngörülen ihtar türlerinin nasıl farklılıklar arz ettiği incelenmelidir.