Bu çalışma da, Hoıvald'm görüşünden farklı olarak, aynî akdin sadece tasarruf işleminin sebepten soyut kabul edildiği hukuk sistemlerinde değil, aynı zamanda tasarruf işleminin sebebe bağlı olduğunun benimsendiği hukuk sistemlerinde de uygulama alanı bulabileceği görüşü savunulmuş. Başka bir ifadeyle, tasarruf işleminin sebebe bağlı olup olmadığı yönünde kabul edilecek görüş, aynî akdin varlığı ya da yokluğu açısından varılacak sonuç için önemli değildir. Alman Medenî Kanunu'nda taşınmazlara ve taşınırlara ilişkin tasarruf işlemleri bakımından aynî akdin ve soyutluk ilkesinin bir arada kabul edilmesi, bunların birbirlerine bağlı olduğu anlamına gelmez. Dolayısıyla, aynî akit, hem sebebe bağlılık ilkesi ile hem de soyutluk ilkesi ile bir arada uygulama alanı bulabilir.
Bu doğrultuda, çalışma da, aynî akdin soyutluk ilkesinin kabul edildiği hukuk sistemlerinde arz edeceği önem göz ardı edilmemekle birlikte, sebebe bağlılık ilkesinin esas alınması hâlinde aynî akdin işlevini kaybedeceği görüşü benimsenmemiş ve taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devrine ek olarak aynî akdin ve geçerli bir hukukî sebebin varlığı şart olarak aranmış. Bununla bağlantılı olarak, aynî akdin varlığına ve taşınırları konu alan tasarruf işleminin sebebe bağlı olup olmadığına ilişkin tartışmanın son bulabilmesi için, TMK m.763/I hükmünde değişiklik yapılması gerektiği savunulmuş.