Bu kitap Türkiye'de tarih alanında bilebildiğimiz tarih tür ve söylemlerinden farklı bir yere işaret ediyor. Tarihi, soyutlamaların, uzak alanların ve zamanların konusu olmaktan çıkarıp tanıdık, bildik, yanıbaşımızdaki bir değere dönüştürüyor. Bizi çevreleyen aile ve göç öyküleri, kentler, mahalleler, sokaklar ve evler "tarih ülkesi"ne dahil ediliyor. Yerel eksenli bir perspektifin çerçevesi çizilmeye, arşiv malzemelerinden dergilere, fotoğraflardan bireysel belleklere uzanacak bir şekilde yanıbaşımızdaki tarihin olası hammaddeleri tanımlanmaya çalışılıyor.
Yakın çevremizdeki tarihsel izlerin, yaşadığımız mahallenin, sokağın ve evin, bitirdiğimiz ilkokulun tarihini araştırmak isteyenler, topluluklar arası ilişkilerin, ailelerin, bir yerleşim yerinin toplumsal–etnik mozaiğinin peşine düşenler vb. için kaleme alınan bu kitap tarihi bize yaklaştırmayı ve aslında her yanımızın bir şekilde tarihle çevrili olduğunu göstermeyi amaçlıyor. Türkiye'deki baskın tarihyazımı geleneğinin dışarıda bıraktığı sözlü tarih, fotoğraf–tarih ilişkisi ve edebiyat alanlarına yer veriyor. Kentlerin, göçlerin, ailelerin tarihi gibi çeşitli mikro alanlarda çalışmak isteyen geniş bir kesime kılavuzluk eden bu çalışma yazılı, sözlü ve görsel kaynaklar hakkında yönlendirici, pratik bilgiler içeriyor.