İmgelem üzerine kaleme aldığı araştırmasına basit bir soruyla başlıyor Ferraris. Zihinde bir imge tasarlandığı zaman aslında insan anlağında olup biten nedir? İnsan düşüncesinin izini sürmek diye tanımladığı bu soruşturma, anımsama tekniklerinden temsil biçimlerine dek uzanan bir bütün içinde irdeleniyor. Duyulur olan ve entelekt, estetik ve mantık, gösteren ve gösterilen kavramları etrafında imgeleme yetisinin ve imgenin nasıl biçimlendiğini tanımlıyor Ferraris. Temsil kavramını vücuda getiren bir duyu, iz ve kod olarak çözümlüyor imgeyi. Descartes, Locke, Leibniz, Kant ve Hegel'den geçerek, Madame Bovary'nin yarattığı melankoli dalgasına varmadan önce, Aristoteles'ten Husserl'e kadar felsefenin belki de en gözde araştırma alanlarından birine dair esinleyici bir soruşturma.