Ekoloji duyarlılığı olan tüm toplumsal kesimlerce okunması umuduyla yazılan bu çalışma, son yıllarda gündelik yaşamımızda sıklıkla duyar olduğumuz iklim krizi, enerji krizi, gıda krizi gibi krizlere, adeta hepsini birden çözecek sihirli bir anahtar gibi sunulan Yeşil Ekonomi ve Yeşil Yeni Düzen söylemlerine ve politikalarına açıklık getirmek kaygısını taşımaktadır. Bu kaygı, söz konusu kavramların görünürdeki çekiciliği ve yarattığı algı ile içeriklerinin ve uygulamalarının uyuşmamasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla ekolojik hassasiyeti yüksek olan çevrelerde bile önemli bir kafa karışıklığına yol açmaktadır.
Çalışmanın ana argümanı, krizini aşmaya çalışan sermayenin doğanın üretimine yeni ve karlı yatırım fırsatları sunan bir alan olarak yaklaştığı, ancak bunu Yeşil Ekonomi gibi çevreci görünen bir söylemle meşrulaştırdığı; aslında bu söylem çerçevesinde izlenen ya da izlenmesi önerilen politikaların birbirleriyle ilişkili her üç krizi de aşmak yerine daha da derinleştirdiği biçimindedir. İklim krizini ve bu krize çare olarak izlenen ve önerilen Yeşil Ekonomi politikalarını anlamak için sistemle ilişkilendirmeden, çözümü sadece basit idari-teknik politika değişikliklerine indirgeyen bir yaklaşım yeterli değildir. Dolayısıyla çalışmada ele alınan konuya daha geniş, çok boyutlu ve derin bir kavrayışın ekonomi-politik ve ekoloji-politik bir perspektifi gerektirdiği öne sürülmektedir.
Bu kitap dört farklı makalenin bir derlemesi olarak tasarlanmış. Bu makalelerden ilk ikisi daha önce yayınlanmış çalışmaların gözden geçirilmiş halleridir. Diğer ikisi ise ilk kez burada yayınlanacaktır. Makalelerin sıralanışında içerikleri açısından belli bir mantık izlenmeye çalışılmış.
(Tanıtım Bülteninden)