Bir ütopya olarak Cennet: Bu, kuşkusuz, Antik bir temadır, ancak Eski Rejim’in uzmanları ve tarihçilerine göre, Yaradılış’ın mistik ya da ruhani yorumu denilebilecek şey üzerinde yoğunlaşan ve ilk öykü metnindeki belirsizlik ve çift anlamlılığı kötüye kullanan bazı “coğrafi” ütopyalara aynı dönemde sadık kalan bir tema söz konusudur.
Tartışma götürür kalıtların, yeni bilgilerin ve özellikle de yeni özgürlüklerin sahneye girdiği hikâye ya da hikâyelerdir bunlar. Aynı zamanda, bazı yeni içsellikleri bildiren sorgulama ve keşfetme öyküleridir de. XVI. ve XVII. yüzyıllar arasında, bu hayali Cennet, her şeyden önce, yeni sahneler ve felsefi söylemlerle sürekli bir arada olarak “ayakta kalan” bir kavramdır.